Salamis Deniz Muharebesi, MÖ 480 – Özhan Öztürk Makaleleri
İçindekiler
Salamis Deniz Muharebesi Pers Savaşları sırasında (MÖ 499-449) MÖ 480 Eylül’ünde Yunanistan’ın Saronik Körfezi’nde Perslerin Ahameniş İmparatorluğu ile Helen kent devletleri ittifakı arasında gerçekleşen bir savaş olup, yazılı tarihte anlatılan ilk büyük deniz savaşıdır. Kısa süre önce Thermopylae Savaşı’nı kaybeden Helenler Pers istilasının en kritik zamanında kendi donanmalarından çok daha üstün durumdaki Pers filosunu Salamis çevresindeki dar sulara çekerek, yenmeyi başarmış, böylece kara ordularını deniz yoluyla tedarik edemeyen Persler, kuzeye çekilmek zorunda kalmıştır.
Savaş Öncesi
Darius’un (MÖ 522-486) liderliğindek Pers Ahameniş İmparatorluğu, Trakya ve Makedonya’ya boyun eğdirip Yunanistan’a doğru ilerlemişse de MÖ 490’da Atina liderliğindeki 30 Helen kenti (polis), Maraton Savaşı’nda Perslerle karşılaştı ve işgalcileri yenmeyi başarmıştır. MÖ 486’da I. Xerxes Pers tahtına çıktığında Tuna’dan Mısır’a ve İyonya’dan Baktriya’ya kadar uzanan bir coğrayaya hâkim olan Persler yeniden harekete geçmiştir. Pers birlikleri, açık denizdeki devasa Pers donanmasının desteğiyle MÖ 480 yazında Kikladları ve Yunanistan anakarasını işgal etmekle kalmamış, Thermopylae geçidinde kahramanca bir savunma yapan Helen birliklerini yenerek güneye doğru inmiştir. Burada 20 bin Persli, 300 Spartalı ve 700 Thebaili’yi yendikten sonra Attika’yı işgal etmek ve Atinalıları yok etmek üzere yoluna devam etmişti. Thermopylae’de Leonidas’ın akıbetini öğrenince Yunan psikolojik direncini yıkılmış, donanmanın kaçması kimilerince ihanet olarak görülmüştü.
Her ikisi de ağır kayıplar veren Pers ve Helen donanmaları Artemisium Boğazı’nda yenişemeyince Helen filosu Atina’nın tahliyesine yardım etmek için güneye çekilmek zorunda kalmıştır. Kadınlar ve çocuklar yanlarında özel eşyalarıyla birlikte Aigina, Troizen ve Salamis’e gideceklerdi. Salamis, Helen birliğinin en önemli karargâhı ve sürgündeki Atina’nın üssü haline gelmiştir. Şehri terk etmeyen Atinalılar ise Akropolis’e girişine örmüş oldukları barikatların ardına çekilmişlerse de Pers ordusu barikatları ateşe verip burayı ele geçirdikten sonra rahipler ve rahibeler başta olmak üzere herkesi öldürmüştür.
Boeotia ve Attika üzerinden ilerleyen Xerxes, Atina’yı işgal etmeden önce direnen Helen kentlerini yakarak ilerlerken, direnişi sürdürmek isteyen Helenler Korint Kıstağı’nda yeni bir savunma hattı kurmuştur. Perslerin Saronik Körfezi sularını geçerlerse kolayca kuşatılabileceği bu mevzinin savunulması için donanmanın İsthmos’a taşınması gerekiyordu ancak Atinalı lider ısrarla Themistokles Salamis’te kalmayı savunmuştur. Bu arada önemli bir not olarak MÖ 508’de yani savaştan 28 yıl önce Kleistenis’in yasaları, aralarında babası aristokrat olmasına rağmen annesi Atinalı olmayan bir cariye olan Themistokles de olmak üzere Atinalı tüm özgür erkeklere vatandaşlık kazandırdığını bilmek gerekir. Yani Kleistenis’in devrimi olmasaydı, Salamis’in kahramanı Atina vatandaşı olmayacaktı. Sunium’da devletin sahip olduğu madenlerde 483 yılında zengin bir damar ortaya çıktığında Themistokles Atina meclisini bu fazladan gelirin, Atinalıların 200 gemiye sahip olacağı şekilde, deniz gücünü genişletmek üzere kullanılması konusunda ikna etmişti. Hiçbir Korinthli ya da Egeli, bir Atinalının komutasında hizmet vermeyi kabul etmeyeceği için, yönetim Spartalı bir amirale verilmişse de ancak stratejiyi belirleyen Themistokles olmuştur.
Savaşın Başlaması
Themistokles, daha küçük Yunan filosunun adanın etrafındaki sularda savaşarak sayıca üstün olan Pers donanmasını yenebileceğine inanıyordu. Persler ama özellikle Fenikeliler çok iyi denizcilerdi ancak Pers imparatorluğunun farklı yerlerinden gelen dolayısıyla Helenlerden farklı olarak farklı dilleri konuşan denizciler arasında iletişim sorunu vardı. Yunanlılar arasındaki anlaşmazlığın farkında olan Xerxes, Mora birliklerinin vatanlarını savunmak için Themistokles’i terk etmesi umuduyla birliklerini kıstağa doğru ilerletti. Themistokles, Helen müttefiklerin parçalandığı inancını yaratmak için Xerxes’e Atinalıların haksızlığa uğradığını ve taraf değiştirmek istediğini iddia eden bir mesaj göndererek 1,5 km genişliğindeki Salamis boğazında tuzağa düşmesini sağlamıştır. O güne dek Helenlere dağıttığı rüşvetlerin meyvelerini çokça aldığından bu bilgiye inanan Xerxes 17-20 Eylül tarihleri arasında bir yandan filosunu Salamis Boğazı’nı ve batıdaki Megara Boğazı’nı kapatmaya yönlendirip, Psyttaleia adasına bir piyade bölüğü gönderirken, Aigaleos Dağı’nın eteklerine karargahını kurarak savaşı izlemeye hazırlanmıştır.
Pers filosundaki gemilerin tam sayısı bilinmemekle birlikte Herodot Tarih’nde (MÖ 440-430) verilen 3000 rakamı abartılıdır. Yunan trajedisi Aeschylus’un Persae’sinde (MÖ 472) Pers filosunun 1.207 gemisi olduğunu, Yunan kuvvetinin sadece 310 olduğunu belirtilmiştir. Artemisium savaşında batan gemiler ve yakalanılan fırtınalarda pek çok gemi kaybettiği de hesaba katılırsa Perslerin 500 civarında trireması muhtemeldir. Helen filosu için ise Aeschylus 310 ve Thucydides 400 rakamını vermiştir. Taraflar savaşta trireme (triereis) adıyla bilinen 40-50 tonluk 40 m uzunluğa kadar ahşap savaş gemilerini kullanmış olup, Helen gemilerinde kürekçiler dışında en az on hoplit ve dört okçu bulunurken Perslerinkinde 14 savaşçı ve yay, mızrak ve kılıçla donanmış 30 Med askeri vardı. Trireme’ler kürek girişlerinden tekneye su girmemesi için dalga boyu 1 m’den daha az olan nispeten sakin denizlerde yol alabilirken, gemide erzak için çok az yer olması ve uyuyacak alan olmaması yüzünden mürettebat her gece karaya çıkmak zorundaydı. Denizciler, savaş sırasında gemiyi düşman teknesinin en zayıf noktası olan borda veya kıç tarafı çarpacak bir konuma getirmek veya hareketsiz hale getirebilmek için küreklerini kırmaya çalışıyordu. Savaşın başında 2 İon (Yunan) gemisinin Perslerin tarafından Helenlerin tarafına iltica ederek Helenlere moral vermişse de Themistokles’in daha fazlasını ummuş olması muhtemeldir.
Persler, sağda Fenikeliler, solda İyonyalı Helenler (Yunanlılar) ve merkezde diğer kuvvetler ile boğazlara doğru ilerlemeye başladıklarında karşılarına solda Atinalılar, sağda Spartalılar ve merkezde Peleponnessosluların (Mora yarımadası) gemilerinden oluşan Helen donanması çıkmıştır. Helenler, düşmanı dar sulara çektiklerinde, sabah rüzgarının dolayısıyla gelgitin başlamasına dek oyalayarak zaman kazanmış, yükselen sular ağır Pers gemilerinin manevra yapmakta zorlanmasına sebep olduğunda saldırıya geçmişlerdir. Dar boğazda tıkış tıkış bir vaziyette manevra kabiliyetini yitirmiş bulunan Fenike gemilerine komuta eden Pers Amiral Ariabignas, savaşın başlarında öldürüldüğünde Fenikeliler panik içinde kaçmaya başlamış, fırsatı değerlendiren Atinalılar, Persleri kanatlarından çevirmişlerdir. Merkezdeki Helen gemileri de filolarını ikiye bölerek Pers hatlarını geçtiğinde Perslerin durumu iyice kötüleşmiş, Pers filosundaki İon (Yunan) gemileri savaşı son terk etmişlerse de Helenler kesin bir zafer kazanmışlardır.
Salamis Savaşı Sonrası
Salamis Savaşı kayıpları kesin olarak bilinmemekle birlikte, Helenlerin yaklaşık 40 gemi, Perslerin ise 250 civarında kaybettiği tahmin edilmektedir. Deniz savaşının ardından Helen denizciler Psyttaleia’daki Pers birliklerini de yok etmişlerdir. Filosunun önemli bir kısmını kaybeden Xerxes, kalan gemilere kuzeye doğru giderek Hellespont’u koruma emri verirken, Yunanistan’daki işgal ordusunun ikmali için donanma gerekli olduğundan Pers güçlerinin bir kısmı kuzeye doğru çekilirken, Mardonius komutasındaki önemli bir bölümünü Yunanistan’ın fethini tamamlamak için bölgede bırakmıştır. Yunanistan’ın büyük bir çoğunluğu halen Pers egemenliği altında olsa da Salamis zaferi küçük düşürücü bir durum Helenler için ise içinse büyük bir umut ışığı olmuştur. Müzakereler sonucunda Persler diplomasi yoluyla karada zafer kazanamayacaklarını anladığında MÖ 479 Ağustos’unda Plataea Savaşı’nda iki ordu karşı karşıya gelmiş, o güne dek bilinen en kalabalık hoplit ordusunu oluşturan Helenler savaşı kazanarak Xerxes’in Yunanistan’daki emellerine son vermiştir. Salamis’ten sonra Helenler, kendilerinden çok daha büyük ve zengin olan bir imparatorluğun karşısında kazandıkları zafer yüzünden tanrılar tarafından kutsanmış olduklarını düşünmekle kalmamış, kendi varlıklarını demokratik olmayan doğunun karşısında tanımlamaya başlamışlardır. Salamis zaferi Helenlerin kendilerini Pers tehdidi altında hissetmelerini engellememiş aksine bu endişeli yaşam algısı Helen medeniyetinin yaratıcı dehasına katkıda bulunmuştur. Herodot, Helen ve Perslerin sadece nasıl değil, aynı zamanda neden savaştığını açıkladığı çalışmaları ile yeni bir tarih anlayışı sağlarken, eş zamanlı olarak tarih, edebiyat ve felsefede Helenler ve barbarlar arasındaki farklar daha netleştirilmiştir. MÖ 438’de Parthenon, Atina’nın kendine güveninin ifadesi olarak tamamlanırken, 7 yıl sonra Sparta ile 27 yıl sürecek ve 2. Peleponnes Savaşaı olarak bilinen anlaşmazlık sürecine girilmiştir. Sparta galibiyeti ile sonuçlanan ve Helen imparatorluğunu dağıtan savaş, sadece Atinalıların değil bütün Yunanistan’ın gücünü tüketmiştir. Bu savaşta Spartanın Pers altınları tarafından finanse edildiği göz önüne alındığında bir bakıma Salamis’in karşılığında alınan bir intikam olarak düşünülebilir. Bu zayıflık kuzeydeki Makedonya krallarının II. Philip ve ardından oğlu İskender’in Yunanistan’ı ele geçirmesine sebep olmuştur. Bununla birlikte bu fethin bir son değil yeni bir başlangıç olduğunu da belirtmek gerekir. İskender ve takipçileri, Helen kültürünü (demokrasi dışındaki değerler) işgal ettiği İndus Nehri’ne kadar uzanan büyük bir coğrafyaya yaymayı başarmıştır.